AHMET FARUK DEMİR, DEPREMİ ANLATTI

Gaziantep Eski Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Faruk Demir, depremle ilgili bilinmeyenleri anlattı. Depremin oluşumu ve gelişimi hakkında açıklamalarda bulunan Demir şunları söyledi.

Deprem, yer sarsıntısı veya halk arasında zelzele, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Yeryüzünde ve yer altında birçok doğal afet meydana gelmektedir. Bu doğal afetlerin bir kısmının sebebi insan ve onun sorumsuz davranışları bir kısmı ise tamamen bizim dışımızda gelişen dünyanın kendi dinamiklerinden kaynaklı doğal afetlerdir. Bu afetlerin başında ise deprem gelmektedir.

Deprem; insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını, üzerinde bulunan yapıların hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceğini gösteren bir doğa olayıdır.

Deprem, halen dünya genelinde baş göstermekte, kötü sonuçlara yol açmaktadır. Nitekim ülkemizde de bu afetin olumsuz tesirleri fazlası ile görülmüş, büyük acılar yaşanmıştır. 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen 7.7 ve 7.6’lık iki yıkıcı depremlerin, ardından 20.02.2023 tarihinde 6.4 ve 5.8’lik Samandağ ve Defne merkezli depremlerden, Adana, Gaziantep, Hatay, Malatya, Kilis, Osmaniye, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Adıyaman da olmak üzere en az 10 ilimiz doğrudan etkilendi. Bu depremler, Ülkemizde on binlerce insanın ölümüne sebep olmuştur. Ülkemiz büyük bir acı duymuş ve yasını tutmaktadır. Türkiye bir deprem ülkesidir. 

Her an, depreme hazırlıklı olması gereken ülkelerden biridir. Bu nedenle depremin olumsuz etkilerini en aza indirmek için çeşitli çalışmalar yapması gerekir. Afetlerin çoğu önceden tespit edilemez. Sel, çığ gibi afetler, önceden kestirilebilirken, deprem için kesin tahminlerde bulunmak çok zordur. Bu yüzdendir ki deprem aniden yakalar, kimini gece uyurken yatağında, kimisini yolda, kimisini iş yerinde, kimisini de okulda… Bu nedenledir ki depremden tamamen korunmak pek mümkün değildir. 

Ancak çeşitli tedbirlerle, depremin zararlarını en aza indirmek gayet mümkündür.

Yaşadığımız depremlerde sadece eski binaların değil, yeni binaların da yıkılmış olması meselenin somut gerçeğini ortaya koymaktadır. Depremin değil, binaların insanları öldürdüğü gerçeğini bir türlü kavrayamadık. Hırs, açgözlülük ve tutkularımız hiçbir kurala dâhil değildir. Etik değerleri önceleyip iş ahlakı ve vazife bilincimizi inşa etmeliyiz. Yurdumuzda fay hatlarının haritalarda belirtiliyor olmasına rağmen kimse bu kırmızı çizgileri dikkate almıyor. 

Gerekli tedbirleri almak depremden korunma açısından çok önemlidir. Bilimsel olarak aktif fay hatlarının geçtiği güzergâhlar belli olduğuna göre en azından bu bölgeler yeşil alan olarak yapılaşmaya kapatılabilir. Aktif fay hatları üzerine şehirler, yerleşim yerleri kurmamalıyız. Dikey mimari yerine yatay mimari kullanmalıyız. Evlerimizi depreme dayanıklı yapmalıyız. Deprem konusunda; deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrasında ne yapmamız ne yapmamamız gerektiği konularında birey ve toplum olarak bilinçlenmeliyiz.

Bu tür tedbirleri almak elimizde iken, vurdumduymaz bazı insanların, rant ve menfaatleri uğruna insan canını hiçe sayması akıl alınmayacak bir şeydir. Depremin acılarını sadece yaşayanlar değil, hepimiz hissediyoruz. Bunun kanıtı ise Ülkemizde meydana gelen depremlerde, tüm Türkiye’nin birlik ve beraberlik içinde bir şeyler yapmaya çalıştığı, halkımızın siyaset üstü bir tutum ortaya koyarak o bölgeye yardım yağdırmasıdır. Deprem gerçekten çok acı bir afettir. Birey olarak üzerimize düşeni yaptığımızda, bu afetin kötü sonuçlarını en aza indirmeyi başarabiliriz. 

Depremde hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.