İnsan olmanın özelliği, yaratılışından var olan öğretmek ve öğrenmek ten geçer. İnsan mesuliyet sorumluluğunda yaratılmıştır. İnsanlığın kurtuluş rehberi olan Kur’ an i kerim de Rab il Alemin olan Allah; Okuma yazmanın öğrenmesi için Son Peygamber , Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi selem e Meleklerden Cebrail vasıtasiyla, Okuma ve yazmayı öğretmiş tir. Öğretmenin kutsallığı Cebrail aleyhi selamdan intikal etmiştir .Adem aleyhi selem dan başlayan bütün peygamberler aynı zamanda öğretmendirler. Öğrendiği ilmi öğretmeyen yani öğretmenliği hiçe sayan…
GAÜN’DE ”HİLAL-İ AHMER’DEN KIZILAY’A” ETKİNLİĞİ
Gaziantep Üniversitesi Genç Kızılay Topluluğu tarafından, konuşmacılığını Doç. Dr. Yunus Emre Tansu’nun yaptığı, ”Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a” etkinliği gerçekleştirildi.
GAÜN Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğin açılışında konuşan Gaziantep Üniversitesi Genç Kızılay Topluluğu Akademik Danışmanı Prof. Dr. Necmettin Yazıcı, topluluğun yaptığı aktivitelerden bahsederek, Kızılay’ın amacının sadece toplumdan kan alıp vermek olmadığını, bunun yanında çok sayıda toplumun ihtiyaçlarını karşılayan değerli faaliyetlerinin olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yazıcı, “Kızılay, Gaziantep’te 7 farklı birimiyle topluma hizmet vermektedir. Pandeminin başında Kızılay tarafından Gazianteplilere hizmet vermek amacıyla bir aşevi açıldı. Bu aşeviyle şuan için 5 bin civarında, pandeminin bitmesiyle 10 bin kişilik kapasitesiyle ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşlarımıza hizmet sunuyor. Bunların yanında evinden çıkamayan yaşı ilerlemiş yardıma muhtaç vatandaşlara Kızılay tarafından evlerine iki öğün yemek götürülüyor. Kızılay çalışanlarına ve Kızılay’a bağışta bulunanlara ve gönüllü çalışanlarımıza teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Kızılay’ın kuruluş amacı ve yürüttüğü insani yardım faaliyetleri gibi konu başlıklarını dinleyicilere anlatan Doç. Dr. Yunus Emre Tansu, Kızılay’ın toplumdaki önemine ve tarihçesine değindi. Doç. Dr. Yunus Emre Tansu, konuşmasında şunları aktardı: Kızılay, 1876 Osmanlı- Rus Savaşı’ndan 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar geçen süre içinde, Türkiye’nin taraf olduğu tüm savaşlarda, cephe gerisinde kurduğu seyyar ve sabit hastaneler, hasta taşıma servisleri, donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta bakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ya da hastalanan on binlerce Mehmetçik’in dost ve düşman askerinin bakım ve tedavisine yardımcı olmuş, Türk olsun düşman olsun savaş esirlerine gereken insancıl yardımları yapmış; savaştan etkilenen sivil halkın bakımı ve korunması için çaba göstermiş; 1. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’da görülen büyük kolera salgınından bu yana yurdumuzda ortaya çıkan doğal afetlerde felaketzedelerin bakımını, barınağı ve beslenmelerini sağlamıştır. Ayrıca uluslararası yardım faaliyetlerine katılmış; hemşirelik eğitimi, ilkyardım ve kanla ilgili hizmetler alanında öncülük yapmış, korunmaya gereksinen pek çok vatandaşımıza gereken sosyal yardım ve hizmetleri sunmuştur.”