İnsan olmanın özelliği, yaratılışından var olan öğretmek ve öğrenmek ten geçer. İnsan mesuliyet sorumluluğunda yaratılmıştır. İnsanlığın kurtuluş rehberi olan Kur’ an i kerim de Rab il Alemin olan Allah; Okuma yazmanın öğrenmesi için Son Peygamber , Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi selem e Meleklerden Cebrail vasıtasiyla, Okuma ve yazmayı öğretmiş tir. Öğretmenin kutsallığı Cebrail aleyhi selamdan intikal etmiştir .Adem aleyhi selem dan başlayan bütün peygamberler aynı zamanda öğretmendirler. Öğrendiği ilmi öğretmeyen yani öğretmenliği hiçe sayan…
Kudüs’ün özgürlüğü için yürüdüler
Gaziantep’in merkez Şahinbey ilçesindeki Yeşil Cami’de, öğle namazı sonrası bir araya gelenler, ellerindeki Filistin ve Türk bayraklarıyla Atatürk Bulvarı’ndan Yeşil Su Parkı’ndaki Şehitler Anıtı’na kadar yürüdü.
Vatandaşlar yürüyüş sırasında slogan atarak tepkilerini dile getirdi.
Memur-Sen İl Temsilcisi Ahmet Gök, burada grup adına yaptığı açıklamada, insanlık tarihinin en kanlı döneminin yaşandığı bir zaman diliminde, şiddeti daha da derinleştirerek kanlı iktidarını sürdürmek isteyen bir zihniyetin Kudüs üzerinden yeni bir hamleye hazırlandığını söyledi.
Gök, “Kudüs bizim nazarımızda bir mihenktir. O yüzden bu kutsal mekanımıza dokunanları kınıyoruz.” dedi.
Gaziantep’te çeşitli sivil toplum küruluşlarına üye bir grup, Gün en kutsallarımızdan olan Kuds-ü Şerif’e sahip çıkma günüdür diye eylem gerçekleştirdi. Yeşil Cami’den Şehitler Abidesi’ne kadar yürüyen grup, basın açıklamasıyla İsrail‘i protesto etti.
Eyleme destek Gaziantep Gönüllü Kuruluşlar Platformu Adına Memur-Sen İl Başkanı Ahmet Gök, topluluğu hitaben bir konuşma yaptı. Filistin davasının sadece Arapların davası olmadığını vurgularken, Mekke, Medine ve Kudüs özgür olmadıkça hiçbir Müslüman’ın kendini özgür hissedemeyeceği ifade etti.
Gaziantep Gönüllü Kuruluşlar Platformu Adına Memur-Sen İl Başkanı Ahmet Gök, yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi: “Özgür Kudüs, Özgür Dünya
“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde,
Götür Müslümana Selam diyordu,
Dayanamıyorum bu ayrılığa,
Kucaklasın beni İslam diyordu.”
Aziz dava arkadaşlarım…
Kudüs sevdalısı yiğitler…
İnsanlık tarihinin en kanlı, en şedit dönemlerinin yaşandığı bir zaman dilimindeyiz. Şiddeti daha da derinleştirerek kanlı iktidarlarını sürdürmek isteyen bir zihniyet, Kudüs üzerinden yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyor. Bunu gören, tarihsel gerekçelerini bilen ve dünyanın bu devrine itiraz eden vicdan sahiplerinin sesi olarak ihtarda bulunmak üzere burada toplandık.
Kudüs’ü işgal eden İsrail’e, İsrail’e destek veren ABD’ye ve bütün bunlara sessiz kalanlar ile birlikte insanlığa dönük bu ihtarın nedeni de hedefi de bellidir. Özgürlük Kudüs’ün hakkı diye haykırmak için buradayız. Kudüs Bizimdir, Bizim Kalacak diye haykırmak için buradayız.
Kendini dünyanın sahibi sanıp, Yeryüzünü kendisine ait zanneden hadsiz kafirler güruhuna Yeryüzü Allah’ın mülküdür diye haykırmak için toplandık.
Evet Yeryüzü Allah’ın mülküdür. Ve yeryüzünün halifeleri olarak Fetih ile vazifeli olduğumuzun bilinciyle Allah’ın mülkünü Allah’a cc. açmak ve adaleti hakim kılmak için çalışmak zorundayız. Böyle olmasaydı Eba Eyyub El Ensari hazretlerinin İstanbul Surlarının önünde ne işi vardı. 76 yaşındaki Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Viyana önünde ne işi vardı.
“ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma” ve “Amerikan Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınmasına” yönelik söylemini fiiliyata geçirmeyi amaçlayan ABD ve Başkanı Trump ihtarımızın öncelikli muhataplarıdır.
ABD’nin bu hamlesi, insanlık için manevi ve tarihi öneme sahip, bu yönüyle de dünyanın barış adası olmuş Kudüs’ü savaş gerekçesine dönüştürmek amacı taşımaktadır.
Bu yolla, diplomatik ve ekonomik zeminde devam eden örtülü üçüncü dünya savaşının ateşli bölümünün İslam coğrafyası üzerinden gerçekleşmesini istemektedir.
ABD-İsrail ortak yapımı bu kirli strateji, şiddet ve krizlerle kavrulan bütün insanlık için eğer engellenmezse daha da büyük sorunların kapısını aralayacaktır. Tam da bu yüzden dünyanın bütün iyi insanları barışı geliştirme ve barış adası Kudüs’ü koruma noktasında çağrımızın muhatabıdır.
Buradan diyoruz ki, korsan İsrail Kudüs’ü başkent yapmak gibi bir hataya düşmemeli, ABD İsrail’in başkentinin Washington olduğunu idrak etmelidir.
Kudüs, bizim nazarımızda bir mihenktir. Her bir karışı İlahi vahyi insanlığa bildiren peygamberlerin izlerini taşıması hasebiyle Kudüs; insan olma şuuru, selamete erme bilinci ve sulhun mihengidir.
Kudüs, son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (sav)’in risaleti sırasında ilk kıble olarak seçilmesiyle de bizim için varoluşumuzun ve medeniyet kodlarımızın ifadesidir. Bu bağlamda Kudüs’e canımız fedadır.
Muharref bir inancı kendisine payanda olarak kullanan ve batıdaki faşist düşüncelerden hız alan şiddet ideolojisi siyonizmin ateşine odun taşımak, nereden bakarsanız bakın akıl tutulmasıdır.
Yüz yılı aşkın süredir Filistinliler’e karşı şiddet uygulayan Siyonist çetenin ideallerine bu derece destek çıkmak sadece akıl tutulmasıyla açıklanabilecek bir durum değildir elbette. Asıl neden kanlı müstebitlerin her ne olursa olsun iktidarlarını sürdürme stratejileridir.
Görünen odur ki Kudüs; çökmekte olan köhne dünya düzeninin merkezindeki ABD oligarşisinin yaşadığı iktidar çatışmasını gizleme aparatı olarak seçilmiştir. Bu yönüyle de çağrımızın bir diğer muhatabı siyonizme karşı çıkan samimi Yahudiler ve hristiyanlardır.
Tam da bu noktada en güçlü ihtarı kendimizden başlayarak millete ve ümmete yapıyoruz.
Nasıl ki, Hz. Ömer’in fethiyle, Selahaddin Eyyubi’den bu yana medeniyetimizin önemli merkezlerinden biri olan Kudüs’ü Haçlılara karşı yüz yıllar boyu savunduysak;
Nasıl ki, Yavuz Sultan Selim Han’ın hilafetiyle birlikte Kudüs’ü bütün inançların barış adalarından biri yaptıysak;
Nasıl ki, Abdülhamid Han’ın mücadelesiyle Siyonizmi Filistin ve Kudüs’ten uzak tuttuysak;
Şimdi de aynı şuurla mücadelemizi sürdürüp, haçlı artığı düşüncelleri payanda olarak kullanan emperyalizme ve siyonizme karşı bütün insanlığı da içine alan karşı duruşla mücadele edeceğiz.
Çünkü biz Selahaddin’i Eyyubi kadar Kürt, Fatih Sultan Mehmet Han kadar Türk’üz. Biz Selman-ı Farisi kadar Acem, Tarık Bin Ziyad Kadar Arabız. Biz ümmetiz.
Ve bugün sadece ümmeti değil tüm dünya mazlumlarını sömürü, kan, göz yaşı ve zulümden kurtaracak tek çare İttihad-ı İslam’dır.
İslam coğrafyasında günü kurtarma politikaları peşinde koşan devlet yöneticilerinin ikircikli tutumlarına karşı çıkarak, inancımızın ve tarihimizin bize verdiği güçle barışın sesini yükseltebiliriz. Bu bağlamda tüm İslam ülkelerinin liderlerini ve vicdan sahibi tüm insanlığı Kudüs’ün özgürlüğü’ne sahip çıkmaya davet ediyoruz. Ey İslam ülkelerinin liderleri ABD’den değil Allah’tan cc. korkun.
Şiddetten boğulmuş, krizlerle boğuşan bütün insanlık, doğru ve adil bir söz bekliyor. Anadolunun yiğit evlatları bu sözü söylemeye hazırdır. Ümmetin gönlü bu hakikate açıktır. Bu konudaki inancımız ve kararlığımız tamdır.
Şimdi bu inancı ve kararlılığı fiiliyata dökme vaktidir. Kudüs’ün siyonizme başkent yapılmasını engellemek için harekete geçmek, birlikte ses vermek ve insanlığın beklediği o sözü söylemek için buradayız.
Müstebitler de en çok bundan korkuyor. Emin olun ki Kudüs’e özgürlük haykırışı bunun için şiddetle susturulmak isteniyor.
Eğer insanı özgürleştirecek söz söyleyebilirsek, müstebit iktidarlar yerle yeksan olur, özgürlüğün nefesi bütün dünyaya ulaşır.
Tam da bu yüzden Özgür Kudüs
Tam da bu yüzden kahrolsun Siyonizm
Tam da bu yüzden defolsun ABD
Tam da bu yüzden Bağımsız Filistin.
Bu inanç ve kararlılıkla Mescid-i Aksa’nın selamını alıyor, Kudüs ve Aksa’nın İslamla kucaklaşması için haykırıyoruz.
“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde,
Götür Müslümana Selam diyordu,
Dayanamıyorum bu ayrılığa,
Kucaklasın beni İslam diyordu.”
Yaşasın başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devleti…
Yaşasın işgalden kurtulmuş Kudüs şehri”