İnsan olmanın özelliği, yaratılışından var olan öğretmek ve öğrenmek ten geçer. İnsan mesuliyet sorumluluğunda yaratılmıştır. İnsanlığın kurtuluş rehberi olan Kur’ an i kerim de Rab il Alemin olan Allah; Okuma yazmanın öğrenmesi için Son Peygamber , Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi selem e Meleklerden Cebrail vasıtasiyla, Okuma ve yazmayı öğretmiş tir. Öğretmenin kutsallığı Cebrail aleyhi selamdan intikal etmiştir .Adem aleyhi selem dan başlayan bütün peygamberler aynı zamanda öğretmendirler. Öğrendiği ilmi öğretmeyen yani öğretmenliği hiçe sayan…
15 Temmuz Ruhunu Atalarımızdan Devraldık
Gaziantep Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ayhan Doğan tarafından 15 Temmuz şehitlerimizi anma etkinlikleri kapsamında, “Türk Milletinin İstiklal Anlayışı Ekseninde 15 Temmuz Ruhu ve Şehitlerimizi Anmak” konferansı verildi.
GAÜN Eğitim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansta Doç. Dr. Doğan; 15 Temmuz ruhunu anlamanın yolu 15 Temmuz sonrası meydanlara dökülmüş her kesimden her düşünceye sahip insanımızın ruhunu anlamaktan geçer. Meydanlardaki insanımız 15 Temmuz gecesi ve sonrasında, bayrağına, istiklaline ülkesine ve en önemlisi de irade-i milliyeye yani demokrasisine sahip çıkma coşkusunu mensup olduğu milletin mizacına, karakteristik bir özelliği olan istiklal anlayışına yakışır bir şekilde idrak edilebileceğini gösterdi.
Doç. Dr. Doğan konuşmasında, bilinen ilk Türk devletimiz Asya Hun Devleti zamanında Asya Hun toyunda (meclisinde) yapılan bir konuşmaya atıfta bulunarak söz konusu kurultayda; “Milattan önce 53 senesinde Hun toyunda cesarete karşı hayranlık duymak tabiiyeti yani esareti, bağımlılığı yüz kızartıcı bir durum olarak görmek ve değerlendirmek bizim geleneğimizdendir. Atalarımızdan toprakla birlikte devraldığımız devletimizi, istiklalimizi (Çin ile uzlaşma pahasına) feda edemeyiz. Mücadele edecek savaşlarımız hala mevcutken devletimizi, istiklalimizi korumalıyız” ifadelerine yer vererek böyle bir kararın Hun toyunda yer alan üyeler tarafından onaylanmasının 15 Temmuz ruhunun tarihi menşeini ve atalarımızdan devraldığımız bu ruhun bugünlere nasıl intikal ettiğine dikkatleri çekti.
Türkiye Küresel Güç Olma Yolunda…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölgesel bir güç olduğunu, küresel bir güç olma istikametinde hedefleri olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ayhan Doğan, bu konumumuzu da dünya tarihindeki bu yerimizi de aslında o ruha; atalarımızdan toprakla birlikte devraldığımız o istiklal, o müstakil yaşama anlayışına borçlu olduğumuzu söyledi.
Doç. Dr. Doğan konuşmasına şöyle devam etti: “O ruhun o anda, 15 Temmuz travmasıyla beraber ortaya çıkmış bir durum olmadığını aslında milletimizin genlerinde öteden beri var olagelen bağımsız yaşama arzusundan kaynaklandığını, hangi şartlarda ve zeminde olursa olsun asla ve kat’a başka bir millete ya da devlete teslim olmama, onun payandası olmama, payanda olmak isteyenlere de fırsat vermeme şeklinde değerlendirebiliriz. 15 Temmuz ruhunu ülkemizin, milletimizin başta bayrağımız olmak üzere milli birlik ve bütünlüğümüzü, huzurumuzu her hangi bir şekilde başka bir devletin ya da devletlerin hegemonyasını engellemek adına milletimizin topyekûn gerçekleştirdiği bir mücadele olarak ifade etmek gerekir.”
Mankurt Bir Nesil Yetiştirdiler…
Yapılan bu hain girişimin failleri, sureti haktan görünüp fakat aslında milletimizin ortak değerlerini kendi çıkarları adına emperyalist çevrelere teslim etmek isteyenlerdir. 15 Temmuz’da ortaya çıkan milli refleksin bu zihniyete karşı net ve milli bir duruş olduğunu kaydeden Doç. Dr. Doğan, “Bu ülkede kırk yılı aşkın bir zamandır altın nesil yetiştiriyoruz savına karşın, gerçekte mankurt bir nesil yetiştirdiler. Beşeri sermaye bir ülkenin en önemli varlığı, gücü ve teminatıdır. Bunlar bu kalkışmayla geleceğimizi inşa edecek bir nesli heba etmişler, öte yandan ülkemizin bütünlüğüne, bayrağımıza, istiklalimize ve demokrasi kültürümüze kastetmişlerdir. Bu kalkışma tarih boyunca müstakil yaşamış ve daima da bağımsız yaşama arzusu olan bu milletin en aziz bildiği değerlerini tahrip etme anlayışının bir tezahürüdür.” dedi.
Milletimizin Meydanlardaki Tavrı Netti…
Doç. Dr. Doğan konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “15 Temmuz’un planlayıcısı, Vatikan’ın gizli kardinali diyebileceğimiz FETÖ terör örgütünün elebaşının 15 Temmuzla gerçekleştirmek istediği şey; güzel Türkiye’mizi ABD’nin bilmem kaçıncı eyaleti yapmak ya da ülkemizi ABD’nin himayesi altına sokmak, sömürgesi haline getirmek veya ülkemizde bir travma, kaos yaratarak Türkiye’yi ikinci bir Suriye ve Irak yapmaktır. İşte milletimiz atalarından devraldığı biat etmeme geleneği; İstiklal Şairimiz merhum Akif’in de dizelerinde vurguladığı üzere ‘ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım-Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım’ dizelerinde açık bir şekilde ifade edilmektedir. Geçmişimizden gelen bu inanç, söz konusu terör şebekesi ve onun uşaklığını yapan müntesiplerine, aklını ve iradesini ABD başta olmak üzere emperyalist devletlere teslim etmiş olan bu güruha karşı ‘yeter artık’ şeklindeki bir isyandır.
Bu ülkede daha önce de darbeler olmuştur. Fakat hiç biri bu kadar alçakça ve sinsice olmamıştır. Elbette hiç bir darbe meşru değildir. Hepsine külliyen karşıyız. Fakat tarihimizde bu kadar sinsice ve sureti haktan görünerek ülkemizin başta ordusu olmak üzere üniversitelerine, emniyet teşkilatına, adalet mekanizmasına, hasılı bütün siyasi ve bürokratik yapılanmalarına nüfuz ederek, sirayet etmiş sinsice ülkemizi ele geçirme amacını taşıyan bir örgütün darbe kalkışmasıyla ilk defa karşılaştık. Milletimizin meydanlardaki bir ayı aşkın kararlı duruşunu, demokrasi nöbetini bu sinsice tavra karşı sergilenmiş bir duruş olarak değerlendirebiliriz.”
Konferansın açılış konuşmasını yapan GAÜN Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Erhan Tunç da, bizim milletimizin karakterinde milli erdemler söz konusudur diyerek, “Bu erdemlerinden biri yeri geldiğinde vatanını korumak için canından vazgeçmeyi göze alabilmektir. Türk Milleti’nin bu erdemli karakterini yüzyıllara uzanan destansı tarihimizde çok kez görmüşüzdür. İşte bunların sonuncusu 15 Temmuz 2016’da tüm dünyaya tek millet olma dersini verdiğimiz demokrasi zaferimizdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Tunç, şehitlerimize Allah’tan rahmet dileyerek dua ile onları yad etti.