Çeçe sineğinin sırrı çözüldü

ABD’deki Yale Üniversitesi Biyolojik ve Biyomedikal Bilimler Bölümü Epidemiyoloji ve Mikrobiyal Hastalıklar Ana Bilim Dalı’nda görevli Türk bilim insanı Prof. Dr. Serap Aksoy başkanlığındaki 140 kişilik uluslararası ekip, 10 yıl süren araştırmalar sonucu, özellikle Afrika kıtasında ölümcül uyku hastalığının taşıyıcısı olan Çeçe sineğinin gen haritasını çıkarttı.

Bu sayede Afrika’da insanlarda uyku, hayvanlarda ise nagana hastalığına sebep olan çeçe sineği ile mücadelede önemli bir ilerleme sağlanmış oldu.

Afrika ve dünyanın birçok ülkesinden bilim insanlarının yer aldığı 140 kişilik bir ekiple 10 yıl süren bir çalışma neticesinde elde edilen bulgular prestijli bilim dergilerinden Science’de 24 Mart’ta yayınladı.

Ayrıca ekibin düzenlediği sekiz ayrı çalışma PLOS dergi grubu tarafından “Tsetse Genome Biology” adı altında toplanan bir koleksiyonda, ilgili çalışmaların özetleri ise PLOS Neglected Tropical Diseases adlı dergide yayımlandı.

Prof. Dr. Serap Aksoy, yaptığı açıklamada, çeçe sineklerinin sadece Afrika kıtasında yaşadıklarını ve özellikle kırsal yörelerde, taşıdıkları trypanosoma parazitinden dolayı insan ve hayvan sağlığını tehdit ettiklerini belirtti.

20. yüzyılın başlarında ve sonunda epidemilerde (salgın) yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği ifade eden Aksoy, şöyle devam etti:

“Yani tedavi uygulanmadığı takdirde hastalık kesin öldürücü nitelikte. Halen 60 milyon kişi ise risk altında yaşamakta. Hayvanlarda görülen hastalıklar ise Afrika ekonomisine büyük zarar verirken, tarımın gelişmesine de engel oluyor. Henüz aşısı olmayan hastalığın, hem teşhisi hem de tedavi olanakları ise hem çok sınırlı hem de pahalı. Son 10 senede, özellikle Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Angola ve Uganda’da görülen salgınların gelişmiş ülkeler tarafından bağışlanan ilaçlar sayesinde önlenebildiği biliniyor.”

DAHA ETKİLİ HEDEF YERLERİ GELİŞTİRİLEBİLİR

Uyku hastalığının önlenmesinde, konak durumunda olan çeçe sineğinin kontrolünün hiç kuşkusuz önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Aksoy, “Araştırma ekibimizin elde ettiği gen haritası bilgileri sayesinde sineğin özellikle koku alma, görme, bağışıklık sistemi ve üreme fizyolojisinde rol oynayan önemli genler ve proteinler hakkında çok önemli bilgiler edinilmiş durumda. Bu bulgular ışığında çeçe sineği mücadelesinde yeni tuzaklar ve daha etkili hedef yerleri geliştirilebilir” diye konuştu.

ANNE ÇEÇE SİNEĞİ YAVRUSUNU SÜTLE BESLİYOR

Sineğin çoğalmasında görülen ilginç üreme şekli ile ilgili birçok yeni gen de keşfedildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Serap Aksoy, “Anne sinek, adeta memelilerde olduğu gibi rahminde süt bezinden salgılanan süt ile yavrusunu beslemekte ve her 10 günde sadece bir yavru doğurmakta. Dolayısıyla bir dişi sinek 3-4 aylık yaşantısı boyunca ancak 8-10 yavru üretmekte” dedi.

Aksoy, süt protein genlerini tespit ederek, hamilelik süresince bu salgıların nasıl gerçekleştiği konusunda da yeni bilgilere ulaştıklarını kaydetti.

Bu bulguların çeçe sineği mücadelesinde önemli bir potansiyel vaat ettiğini belirten Aksoy, proteinlerin salgılanması önlendiğinde, dişi sineğin üreme kapasitesinin çok azaldığını vurguladı.

Aksoy, tespit edilen tükürük bezi ve bağırsak proteinleri sayesinde özellikle hayvanlarda aşı geliştirilebileceğini belirtti.

10 MİLYON DOLARA MAL OLDU

2000’li yılların başında Dünya Sağlık Örgütünün yardımı ile Prof. Aksoy öncülüğünde başlatılan çalışma daha sonra “International Glossina Genome Initiative” adı verilen bir yapılanmayla yaklaşık 10 milyon dolara mal oldu.

Çalışmalar çeçe sineği genomunun 366 milyon genetik harften oluştuğunu ve insan genomunun yüzde 10’u kadar büyüklükte olduğunu gösterdi.

AA