Gazisehrimizin önde gelen sivil toplum örgütü olan kizkapanlar yardimlasma derneğinin 2024 yılını değerlendiren yönetim kurulu toplantısı büyük katılım ile gerçekleştirildi Toplantıda başkan Mehmet Mehmet Gozuag 2024 te yapılan çalışmaların 2025 tede hızla devam edeceğini ifade etti Derneğimiz her yıl olduğu gibi gençlerimize burs vermeye durumu iyi olmayan üyelerimize gerek maddi destek gerekse gıda yardım paketlerinin hız kesmeden devam edeceğini ifade ederek emeği geçen yonetim kuruluna bu maddi manevi katkılarından dolayı tşk etti
28 Şubat mağduru adalet arıyor
28 Şubat sürecinde eşinin başörtüsü nedeniyle üsteğmen rütbesindeyken emekli olmak zorunda kalan Resul Kaya, kendisinin de müdahilleri arasında yer aldığı dava sürecinin bir an önce sonuçlanıp, vicdanlarının rahatlayacağı günü hayal ediyor.
Kara Harp Okulundan 1988 yılında piyade teğmen olarak mezun olan Kaya, Tuzla Piyade Okulunda eğitim aldıktan sonra 1989 yılında Ağrı’da göreve başladı. 1991 yılında 1. Körfez Savaşı kapsamındaki Yıldırım Harekatı’na katıldı. Terörle mücadelede de görev yapan Resul Kaya, bu vazifeleri dolayısıyla takdir belgeleriyle ödüllendirildi.
Sicil puanı 98 olan Kaya, daha sonra İskenderun 39. Mekanize Piyade Tugayı’na tayin edildi. Burada eşinin başörtüsü nedeniyle amirlerinden sürekli baskı gördüğünü savunan Kaya’nın, sicil notunun düşürülmesi nedeniyle “kurmay” olması da zorlaştı. Gördüğü baskılar ve çok sevdiği mesleğinde geriye düşüşü psikolojisini de etkileyen Resul Kaya, Gülhane Askeri Tıp Akademisinde bir süre psikolojik tedavi gördükten sonra sınıf değiştirip, 1. Ordu Komutanlığı emrine atandı.
– Çocukluk hayali subaylık
Resul Kaya, yaptığı açıklamada, subaylığın çocukluğundan itibaren hayallerini süslediğini söyledi.
Kara Harp Okulundan mezun olduktan sonra 1990 yılında evlendiğini, başörtülü olan eşine okuduğu okulu, dolaştığı sokakları göstermek için Ankara’yı gezdirmek istediğini anlatan Kaya, Sıhhiye Orduevi’ne gittiklerini ve bir odaya yerleştiklerini, kahvaltı yaparken masalarına yaklaşan bir albayın kendisinden kimlik istediğini aktardı.
Kimliğini resepsiyona ibra ettiğini, ancak ısrar edince komutana da verdiğini anlatan Resul Kaya, “Kimliğime uzun uzun baktıktan sonra ‘Bir de teğmen olacaksın’ dedi ve kimliği masaya fırlatıp gitti. Peşinden gittim. Orduevi müdür odasına girdiğimizde, ‘Komutanım, eşimin yanında beni niye mahcup ettiniz?’ dedim. ‘Sen nasıl teğmensin? Nasıl böyle gerici bir teğmen olabilir?’ diye bağırmaya başladı. Ben de eşimin başörtüsünün benim müdahalemle olmadığını, onun özgür bir birey olarak başını örtebileceğini söyledim ama tabi o şartlanmış bir bakış açısıyla beni gericilikle, yobazlıkla suçladı. Ben de kendisine orduevinde kaldığım süre içerisinde bir daha bana bu şekilde muamele yapılmamasını söyledim ve odasını terk ettim.” diye konuştu.
Akşam resepsiyona geldiklerinde odalarının değiştiğini öğrendiklerini dile getiren Kaya, eşyalarını toplayarak bir asker eşliğinde yeni odalarına gittiklerinde burasının kazan dairesine yakın olduğu için fiziki şartları nedeniyle kullanılmadığını öğrendiklerini ve o gece orduevinden ayrıldıklarını söyledi.
Görev yaptığı diğer yerlerde de aynı muameleye maruz kaldığını, amirlerinin sürekli eşinin başörtüsü nedeniyle kendisine baskı uyguladığını ifade eden Resul Kaya, şöyle konuştu:
“O dönemde özellikle dindar subay, astsubaylara karşı çok hasmane davranışlar içerisine giriliyordu. O kadar tacizlerle karşılaşıyorduk ki artık bu zaman zaman psikolojik travmaya sebep oluyordu. Sırf bu sebeplerden dolayı da bir dönem Gülhane Askeri Tıp Akademisinde psikolojik tedavi gördüm. Ardından muharip subay olmak için kendimi yetiştirdiğim bir dönemde sınıf değiştirmek durumunda kaldım.”
28 Şubat sürecinde 1. Ordu Komutanlığı Ulaştırma Alayı’nda görev yaptığına değinen Kaya, o günlerde yaşadıklarını da şöyle anlattı:
“EMASYA toplantıları yapılmaya başlandı. Mart-nisan aylarıydı. Dilden dile bir fiili darbe olacağı konuşuluyordu. Sıkıntıların artacağını gözlemlediğim için Kurban Bayramı’nda eşimi ve çocuklarımı memlekete, Gaziantep’e getirdim ve memlekette bırakarak geri döndüm. İzindeyken ‘eşi tüm uyarılara rağmen çağ dışı kıyafette bulunan subay ve astsubayların’ şahsi dosyalarının Yüksek Askeri Şura’da görüşüleceğini öğrendim. Görev yaptığım birlikte, alay komutanım bizlerin şahsi dosyalarını ordu komutanlığına göndermiş. Bir arkadaşım, ‘Sen sınıf değiştirdin, malulen emekli olma hakkın var. Yüksek Askeri Şura kararını beklemeden emeklilik dilekçeni ver, ayrıl. Yoksa seni atacaklar’ dedi. Öyle kritik bir dönemdeydik ki 30 Ağustos’ta yüzbaşı olacağım. Yüzbaşı olmama 3-3,5 ay var. Böyle bir karar vermenin bir insan için ne kadar zor olacağını tahmin edersiniz. Emeklilik dilekçemi verdim ve ayrıldım.”
– 28 Şubat davasına müdahil oldu
Asker olmayan eşiyle ilgili karar verilmesinin üzüntüsünü yaşadığını, ancak aradan geçen sürede mücadeleden yılmadığını ve 28 Şubat davasına müdahil olduğunu ifade eden Resul Kaya, 4 yıldan bu yana süren davanın bir an evvel tamamlanmasını umut ettiğini vurguladı.
Kaya ayrıca, 28 Şubat sürecinde hiç yara almayan Fetullahçı Terör Örgütü üyelerine o dönemden sonra kadro açıldığını düşündüğünü de belirtti.
Resul Kaya, emeklilik öncesi alay komutanıyla aralarında geçen bir diyaloğu ise şu sözlerle aktardı:
“Bir kısmını iç güvenlik harekatlarında kazandığım bröveleri daha önce üniformama hiç takmamıştım. Askeriyeden ayrılırken bunları üniformama dikmeyi kararlaştırdım. Alay komutanım üniformayı hazırladığımı görünce, emeklilik dilekçesinden vazgeçeceğimi, eşimin başını açacağını ve olayların kendisinin istediği gibi gelişeceğini zannetti. ‘Aferin oğlum. Üniforma da zaten sana çok yakışıyor’ dedi. ‘Komutanım kararımı değiştirmedim’ dedim. ‘O zaman üniformayı niye hazırlıyorsun?’ dedi. ‘Bu üniformayı bizlere yapılan bu haksız muamelenin ve zulmün hesabını soracağım gün için hazırlıyorum’ dedim.”