Ben henüz ,bu dünyaya gelmemiştim o gün. Bugün var mıdır yaşayan ? vardır her halde. Amma tarih vardır. İnsanlığın varlığı süresince kıyamete kadar var olacaktır tarih. İnsanlığın benliğinde ki tarih ,yazı var olmadan önce de vardı.. Tarih kayıt edenlere tarihçi denir. Tarihçiler , olmasa idi geçmişi bilemezdik. Geçmişini bilmeyenler ise gelecekleri olmayandır. 1914 yılı insanların insan olduklarını unuttukları , geçmişlerinden haberdar olmayan sorumsuzluklar içinde bulunan devletleri idare eden liderlerin kapışmasıdır .Bu kapışmada nice suçsuz…
Bir annenin en zor seçimi
Gözyaşları içinde dinledim, gözyaşları içinde anlattı ama daha hikayesinin başında “Ne olur bu hikayeyi dinlerken ağlamayın” dedi.
33 yaşında gencecik bir kadın Nuray Azeri. Gözlerinin içi parlıyor, bir yandan da elleri sürekli karnında bebeğini seviyor. “Bana kimsenin acımasını, bebeğim için kimsenin üzülmesini istemiyorum. Biz bir sınavdan geçiyoruz ve bu sınavın herkes için bir örnek olmasını istiyorum. Hepsi bu.”
Nuray 6 aylık hamile, bir kızı olacak, mutlu bir yuvası var eşi Seyit’le. Oğulları Çınar da 3.5 yaşında. Ama asıl hikaye Nuray’ın 2’nci çocuğuna hamile kalmasıyla başlıyor. Çünkü Nuray hamileliğinin 2’nci ayında meme kanseri olduğunu öğreniyor.
“Ya bebeğin, ya geleceğin” diyorlar. Nuray şimdilerde internette ‘1 Hastalık 3 Melek’ adıyla kurduğu blogunda hem hastalığını hem de adını ‘Hayat’ koyacağı küçük meleğini anlatıyor. Buluştum Nuray’la, omuzlarındaki saçlarını kısacık kestirmişti, “Dökülmelerini bekliyorum” diyerek anlatmaya başladı.
Sonucu gizlediler
Hadi anlat neler oldu? Nasıl oldu?
Eşimle birlikte doktora gittiğimizde 7 haftalık bir bebeğin haberini aldık. Kız olduğunu duyunca ailede ayrı bir sevinç yaşandı. O günlerde benim elime göğsümde varla yok arası bir kitle takıldı. Rutin kontrolüme gittiğimde doktoruma “Benim göğsümde birşey var, bakar mısınız” dedim. Doktorum, hamilelerde sıkça görülen kitlelerden biri olduğunu düşündü. Daha sonra tanıdığımız bir cerraha kontrole gittim ve yaptırdığım ultrason sonucunda acil biyopsi yaptılar.
Sonucu nasıl öğrendin?
2 gün sonra eşime sonucun pozitif olduğunu bildirmişler. Hastanedeki herkes de ağız birliği yapmış, benden gerçeği gizlediler.
Hiç kuşkulanmadın mı?
Nasıl kuşkulanabilirim, 33 yaşındayım. 1.5 yıl öncesine kadar oğlumu emziriyordum, ne içkim var ne sigaram. Ailemde de bir tane bile kanser vakası yok. Bu hastalığın bulacağı en son insanlardan biriydim, her şeyden önce hamileydim.
Gerçeği nasıl öğrendin?
Birkaç gün sonra eşim, “Doktora gidelim” dedi. O an bir şeylerin ters gittiğini anladım. Doktorum beni karşısına aldı, “Nuray hamilesin, güçlü olmalısın ama ne yazık ki memende kitle var ve o kitle kötü huylu” dedi.
Bunu duyunca ne yaptın?
“Tamam” dedim, ne olacaksa olsun. Zaten onlar herşeyi hazırlamışlar, ameliyat gününü bile almışlar. Asıl beni yıkan bundan sonra yaptıkları konuşma oldu.
Ne söylediler sana ?
“Memedeki kitle koltuk altında bulunan lenflere çok yakın. Hastalık hızla ilerleyerek oraya da sıçrayabilir. Bir ilaç kullanarak riski kontrol etmeliyiz. Yalnız ilacın karnındaki bebeğe etkisi ne olur bilemiyoruz yani bebek oksijensiz kalabilir. Nuray tercihini yap” dediler.
Peki başka bir çözüm yolu yok muydu?
Ben de aynı şeyi sordum, ilacı kullanmadan direkt bütün lenfleri temizleme imkanı da var ama o zaman da sağ kolumu kullanamama riskim vardı.
Ne yaptın? Eşin de yanındaydı neler konuştunuz?
Kapıya çıktığımızda ikimiz de donmuş gibiydik. Bütün gücümü topladım ve “Allah bu bebeği bana hastalığı haber versin diye yolladı. Ama oğlum Çınar için sağlıklı olmak zorundayım” dedim ve bebeğimden vazgeçtim. Tekmelerini yeni hissediyordum. Çınar için karnımdaki bebeği feda edecektim.
Tüylerim diken diken oldu, peki ya sonra?
Eşini birkaç ay önce lenf kanserinden kaybeden direktörüm beni bir onkoloğa yönlendirdi. Durumum nedeniyle bütün hastane heyeti toplandı. Lenfler için bir kez daha biyopsi yapıldı. Sonuç bizi bir kez daha yıktı, kanser lenflere de sıçramıştı.
Peki ya bebek… O ne yapıyordu?
Bebeğimin kontrol haftası geldi. Onu aldırmayı düşünürken bebeğimi görmeye dayanamazdım. Ama “Üzerime düşeni yapmalıyım” diyerek doktora gittim.
Doktorlara şok!
Neler hissettin onu gördüğünde?
Bakmamak için zor tuttum kendimi ama yapamadım. O minicik ayaklarını gördüm. Çocuğumdan vazgeçmek zorunda kaldığım dönem mahvetti beni, hastalık bu kadar yıkmadı. Anneliğimden de kendimden de utandım. Kararımı verdim, ne olursa olsun bu bebeği doğuracaktım.
Kararını açıkladığında doktorlar ne yaptı?
Şok oldular. Kendimi ve bebeğimi önce Allah’a sonra doktorlara emanet ettim ve ameliyata girdik. Koltuk altımdaki bütün lenfleri ve göğsümdeki kisti temizlediler. Normalde 3 saat süren ameliyat durumum yüzünden 1 saatte tamamlandı. Bebeği riske atmamak için ne gerekiyorsa yaptılar.
Peki ya şimdi?
Şimdi iki haftada bir kemoterapiye giriyorum. Biraz yoruyor beni ama olsun. Yaşadığım hiçbir şeye üzülmüyorum çünkü her şeyin bir sebebi olduğuna inanıyorum. Kimse bana acımasın. Yaşadığım şey bir örnek olsun, insanların kanseri erken tanımasını istiyorum.
Doğum ne zaman ?
Bilmiyorum. Doktorlar, “Her an doğabilir, hazırlıklı ol” diyor. Çocuk odası bile yapmadık daha, doğana kadar hiçbir şey de almayacağım. Hele bir sağlıklı doğsun, alırım her şeyini. Önce yüzünü göreyim, bir sarılayım da gerisi kolay. Zaten sonrasında da bir kür daha kemoterapi tedavisi göreceğim. Sonra da radyoterapim var. O da zor, biliyorsunuz radyoterapi alınca çocuklara yaklaşmamak gerekiyor. Nasıl olacak düşünemiyorum. Ama bu kadar yolu katettik bundan sonrasını da ederiz.